Fransa'da Yaşam

La Vie en France (aylık fransızca ve türkçe gazete)

George Floyd ve Adama Traoré’ler ölmesin! Polis şiddeti ve ırkçılık son bulsun!

Kıvanç DEMİR

ABD’de George Floyd’un polis tarafından boğularak öldürülmesi sırasında “Nefes alamıyorum’’ haykırışıyla bizlere son kez seslenmiş oldu ve bir insanın yaşamını, insanca yaşayabilmeyi ve diğer biriken toplumsal sorunlardan da kaynaklı bir haykırış haline dönüşen ABD’de ve dünyanın diğer ülkelerindeki eylemler sırasında bu haykırış ana sloganlardan birisi haline geldi. 

ABD ve dünya halklarından genci, kadını, erkeğiyle farklı kültürlerden insanlar, hep bir ağızdan “Nefes alamıyorum’’, “polis şiddetine hayır’’, “adalet yoksa, barışta yok’’ ve diğer sloganları haykırmaya devam ediyor. 

George Floyd’un ölümüne sebep olan bu ırkçı, ayrımcı ve insanlık dışı uygulamaların son bulmasını ve polisin bu yaklaşımını tüm dünya kınıyor. Polislerin kasti bir şekilde insanı öldürme suçundan hukuksal olarak ağır cezalara çarptırılmaları sokaklarda duyulan taleplerden birisi.

ABD’de deki eylemlerle birlikte Fransa’da da Adama Traoré ve George Floyd için adalet talebi haykırılıyor

ABD’deki George Floyd için dünyanın birçok ülkesinde adalet talepleri yükselirken, Fransa’da da 2016 yılında jandarmadan şiddet görerek öldürülen Adama Traoré için adalet, eşitlik için ve ırkçılığa karşı protestolarda ağırlıklı bölümü genç olan eylemciler, insanca yaşam taleplerini daha güçlü haykırmaya devam ediyor. 

Paris çevresinde bulunan Beaumont-sur-Oise kentinde, semtte polisin kimlik kontrolü esnasında üstünde kimliği bulunmadığı için Adama’nın kaçtığı iddia ediliyor. Fakat yakalanan Adama’nın üzerine 3 jandarmanın çullanmasıyla ağırlıklarının ve uyguladıkları şiddet gencin hayatına mal oldu.

Irkçılık karşıtı bir mücadeleci olan ablası Assa Traoré’ye göre, jandarmanın verdiği ilk raporda Adama’nın üstüne yüklendiklerini ve kendisinin ise nefes alamadığını uyarı olarak yetkilere belirtmesine rağmen, jandarmanın tersine aynı şiddeti uygulamaya devam etmiş. Fakat 2018’de Jandarmalar suçsuz olduklarını gösterebilmek için ifadelerini değiştirmişler. Devletin görevlendirdiği bilirkişi raporunda da Adama’nın ölümünün gördüğü şiddetten değil, kalbinde var olan sorundan dolayı olduğu belirtiliyordu. Fakat ailenin başvurduğu ve kalp uzmanlarından oluşan bağımsız ikinci bir bilirkişi raporu ise tam tersine Adama’nın kalbinin sağlıklı olduğu ve başka bir hastalığı olmadığını belirtiyor. Bunun üzerine Devlet yetkilileri yeni bir bilirkişi raporu istemiş fakat ilk rapordaki görüşler yeniden ifade edilmiştir. Traore ailesi ise ikinci defa bağımsız bir bilirkişi raporu istemiş ve yine kalp uzmanı doktorlar 24 yaşında olan genç adamın herhangi bir kalp ve sağlık sorunu olmadığını kanıtlamıştır. Anlaşılan devletin farklı kurumları jandarmaları korurken, bağımsız uzmanlar ise gerçekleri ortaya koyuyor. Ailesi, dostları ve ırkçılığa karşı olan, insanca yaşamı savunan birçok insan Adama ve diğer şiddet mağdurları için adaleti aramaya devam ediyor.

Semtlerdeki sorunlar, Macron hükümeti ve öncüllerinin eseridir

Fransa’da semtlerde 2005-2006’da ve sonrasında dönem dönem büyük diyebileceğimiz gençlik isyanları patladı. Gençliğin hükümete karşı örgütsüz öfkesi araba yakarak, polisle karşı karşıya gelerek dışa vuruyor, kimi dönem büyüyor kısa bir süre sonra ise sönüyor.

Geriye genelde emekçi mahallerine verilen zararlar kalıyor, en azından basında öne çıkartılan sadece bu oluyor. Bundan dolayı gençliğin bu dinamizmi ve biriken öfkesi, daha örgütlü olan işçi-emekçi mücadeleleriyle birleşmesi hem daha doğru bir şekilde mücadele etmelerini sağlayacağı gibi hem de farklı kazançlarla sonuçlanmasına neden olabilir. Bu birlik önemlidir. Çünkü gençliğin sorunlarının temelinde, işsizlik, adaletsizlik, eşitsizlik, sağlık, eğitim, kültürel alana ulaşamamak gibi birçok ortak sorun bulunmaktadır. 

Elbette birçok emekçi semtinde esrar, alkol, hırsızlık ve şiddet gibi sorunlarda vardır. Ama okulda başarısızlığın, diplomasız olan genç oranının, yoksulluğun, işsizliğin çok yüksek olduğu bu semtlerde hem kendisine hem de çevresine zarar vererek kolay para kazanma girdabına düşen, birçok gencin bazı çıkmazlara sürüklendiğini de belirtmek gerek. Macron ve ondan önce iktidarda olanlar, yerel yetkililer gibi bu sorunların çözülmesi için adım atmaktan bile aciz durumdadırlar.

Bu yoksulluk koşullarında yaşama mahkûm edilen emekçilerin ise devlete ve onu temsil eden her şeye karşı tepkileri sürekli artmıştır. Devlet ise bu sorunları ancak daha fazla baskı, daha fazla polis şiddeti, daha fazla hapis cezaları yoluyla çözmeye çalışmıştır. İşte bundan dolayı bu emekçi semtlerinde polis şiddeti en önemli sorunlardan birisi haline gelmiştir. 

Buna birde ırkçılık, hor görme, aşağılama ve keyfi davranışlar eklendiğinde genç ve emekçilerin öfkesi ise sürekli doruk noktada olmuştur. Macron’da en azından Sarkozy’den bu yana başa gelen tüm hükümetler gibi daha fazla polis şiddeti ile cevap vermiştir.

Sarı yelekliler ve Emeklilik reformuna karşı yapılan eylemlerde, polis şiddeti katmerlendi

Alım gücünün düşmesi, vergi ve artan benzin fiyatlarını protesto eylemleriyle 1 yıldan fazla süre devam eden Sarı yeleklilerin eylemleri, Macron hükümetini bir hayli sarstı ve dünya halklarının dikkatini çokça çekti. 2019’un son aylarında emeklilik reformuna karşı yürütülen emekçilerin “mezarda emekliliğe hayır’’ mücadelesi ise Macron hükümetini iyice hırpaladı. 

Sarı yelekliler ve bir ölçüde emeklilik reform paketine karşı eylemlerde binlerce hakkını arayan kadın-erkek fişlendi, yüzlercesi polisin attığı plastik mermi veya gaz bombası sonucu yaralandı, onlarca insan gözünü, elini kaybetti. Binlerce insan polis tarafından şiddet gördü veya göz altına alındı. Hatta eylemcilerle sınırlı kalınmadı, gazetecilerde polis şiddetine maruz kaldı. Bu polis baskısı emeklilik yasasına karşı mücadele edenlere karşı da devam etti.

Her türden Irkçılığa ve ayrımcılığına hayır! Polis şiddeti son bulsun! 

Öncesiyle birlikte, salgın sürecini göze aldığımızda dünyanın birçok ülkesinde, salgın ve ekonomik kriz işçi-emekçileri sarsmaya devam etmektedir. Alım gücünün düşmesi, sağlık sisteminin özelleştirilmesi ve çökertilmesi, kadına yönelik şiddet, işten atmalar, hükümetlerin açıkladıkları kalkınma plan bütçelerinin çoğunun zenginler ve şirketlerinin kasalarına aktarılması, hem halktaki öfkeyi yükseltmekte ve birleşme sinyalleri vermekte, hem de hükümetlerin hak gasplarını çoğalttığı kadar, Ohal gibi durumlarla da dahi hükümetlere olan güvenin çokça azaldığı süreçler iyice derinleşmektedir. 

İşte bundan dolayı birçok ülkede din alet edilmektedir, İncil ve Kuran yöneticilerin ellerinde sallandırılır ve hayata geçirilen gerici politikalar bu inançlarla meşrulaştırılmaya çalışılıyor.

Fransa’da Müslümanlarla Hristiyanlar, Türkiye’de ise Alevilerle Sünniler karşı karşıya getirilmekte, bu bölünmüşlük ülkelerin iç politikaları haline gelmekte. Fransa’da islamofobi ile Müslüman ya bu ülkelerden gelenler, Türkiye’de ise Aleviler, Hristiyanlar öcü gösterilerek düşman yaratılmaya çalışılıyor, olmayan düşmanlara savaşa açmak için hükümetler bu propagandayı kullanmaya devam ediyor. 

Tüm bu bölme teşebbüslerine karşın dayatılan bu yoksulluk ve sefalet koşullarında ise halkların polise veya hükümetlerin baskı ve kemer sıkma politikalarına direnmeleri meşru ve haklı bir hak arama mücadelesidir. 

Bu yüzden ister Fransa, ABD, Türkiye ve diğer dünya ülkelerinde hükümetlerin uyguladığı ve uygulamak isteyeceği kemer sıkma politikalarına, ırkçılığa ve ayrımcılığa, polis şiddetine karşı verilecek mücadele ise, işçi-emekçiler ve halklar açısından Emek, Demokrasi, Adalet, Eşitlik ve Özgürlük adı altında mücadeleyi ileriye taşıma aciliyeti kendini dayatmaktadır. 


İnsan hakları evrensel bildirgesi

Birleşmiş milletler antlaşmasının insan hakları evrensel bildirgesini kabul eden Fransa, ABD, Türkiye vb.. diğer ülkeler hukuk sistemlerinde bu prensiplere yer vermiş fakat maalesef bunları uygulamaktan çok uzaktalar. 

  • Madde 1: Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı anlayışıyla davranmalıdırlar. 
  • Madde 3: Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. 
  • Madde 5: Hiç kimseye işkence yapılamaz, zalimce, insanlık dışı veya onur kurucu davranışlarda bulunamaz ve ceza verilmez.
  • Madde 6: Herkesin her nerede olursa olsun, hukuksal kişiliğinin tanınması hakkı vardır. 
  • Madde 9: Hiç kimse keyfi olarak yakalanamaz, tutuklanamaz ve sürgün edilemez.

Maalesef ki kendi yasalarında var olan bu ve benzeri maddeleri birçok devlet hiçe saymakta ve polis şiddeti uygulayıp, insanların haklarını gasp etmekte ve yasaları zenginlerden yana kötüye kullanmaktadırlar. 

Hukuksal olarak da insanların barışçıl bir şekilde eylem ve örgütlenme, ifade özgürlüğü halklarının olduğunu buradan bir kez daha hatırlamakta fayda olduğunu unutmayalım! 

İnsanca yaşam ve toplumsal sorunlarımızın çözümü için kadın-erkek emekçilerin, genç ve emeklilerin, halkların bir araya gelip tepkisini ortaya koyması meşru bir durumdur. 

George Floyd, Adama Traoré ve diğer insanların özgür koşullarda yaşaması ve biriken bütün öfke ve sorunların çözümünü haykırmak adına.. 

#Adalet yoksa, Barış’ta yoktur!
#Nefes alamıyorum!
#Polis şiddeti son bulmalı!

Laisser un commentaire

Votre adresse e-mail ne sera pas publiée. Les champs obligatoires sont indiqués avec *

Copyright © FransadaYasam / La Vie en France | Newsphere by AF themes.
fue doujin hentaiparadize.org son swapping sumalatha sex popcornporn.net x maja com hdreporn doodhwali.net porrn video thirunangai sex pakistanipornx.net choda chodi image bp sex vidio chupatube.info pornstar indian سكس طيز كبيره pornolaw.net قصص اثارة hindosex xshaker.net xvideos indian porn xxc video fareporno.org www xxx video hinde com hariyani sex indianpornxclips.com short film malayalam collage girls xnxx xxxvideohd.net hyd sex open blue film originalhindiporn.mobi indianfucking ass licking video desixxxtube.info www sex vidoas com indian aunty porn goindian.net www saksi ftv hot live matureporntrends.com sexvds ramya krishnan hot xxx-pakistani.com hindi movies sex