Fransa'da Yaşam

La Vie en France (aylık fransızca ve türkçe gazete)

Belediye seçimlerinde lobici adaylar Türkiye kökenli emekçileri savunabilir mi?

Nihat POLAT

Belediye seçimlerinin ilk turu 15 Mart’ta yapılmış fakat 22 Mart’ta planlanan ikinci tur seçimleri ise covid-19 krizi ve evden çıkma yasağının yürürlüğe girmesiyle iptal edilmişti. Salgının etkisinin gerilemesiyle birlikte seçimlerin ikinci turu 28 Haziran olarak belirlendi. İlk turda yüzde 50’yi geçerek seçilmiş 30 143 şehir ve kentte belediye meclisi belirlendi ve mayıs ayı itibariyle görevlerine başladı. 28 Haziran’da yapılacak ikinci tur seçimleri ise yaklaşık 4900 şehirde gerçekleşecek. 

Seçim yasasına göre ilk turda en azından yüzde 10 oy alan listeler ikinci tura kalabilir, yüzde 5’e ulaşmış olan listeler ise ikinci tura kalan diğer bir liste ile birleşmesi mümkün. Her liste savunduğu programa en yakın olan ve anlaşabileceği listelerle görüşür, belediye Meclisinin uygulayacağı program konusunda anlaşarak iki listeyi birleştirir. Bu ittifaklar aslında her adayın gerçek yüzünü ortaya koyma ve seçmene karşı duyduğu sorumluluğu gösterme açısından anlamlıdır, zira ne pahasına olursa olsun seçilmeye hazır olan adayların gerçek siyasi eğilimlerini ortaya koyma ve ilk turda savunduklarını doğru okuma açısından bayağı öğreticidir. İşte bu ikinci tur ittifaklardan birisi de Vénissieux şehrinde yaşandı. 

Venissieux’de Macroncu Yves Blein ile destek çıkmak kimin lehine?

65 bin nüfuslu Vénissieux şehrinde belediye seçimlerinin ilk turunda oy kullanma oranı sadece yüzde 28’lerde kaldı. Eski belediye başkanı Michele Picard yüzde 28,37 oy alarak birinci sırada geldi, ardından ise Macron’un partisi LREM’in milletvekili olan Yves Blein yüzde 21,14 oy aldı. Sağcı Cumhuriyetçiler partisinin adayı Christophe Girard ise yüzde 14,33 oy alarak üçüncü, aşırı sağcı Damien Monchau ise yüzde 10,13 oy alarak 4. sırada geldi. Diğer adaylar ise yüzde 10’un altında oy alarak ikinci tura kalamadılar, fakat aralarında Venissieux bağımsız yurttaşlar birliği (Union des citoyens indépendants de Vénissieux -UCIV) adayı Yalçın Ayvalı’da olmak üzere yüzde 5’den fazla oy olan diğer adayların ise ikinci tura kalan listelerle birleşme olanağı doğdu. 

2017 Milletvekili seçimlerine Türkiye’de iktidar partisi Adalet ve Kalkınma partisine (AKP) yakınlığıyla bilinen ve sadece bunun lehine lobi çalışması yürütme amaçlı kurulan Parti égalité justice (PEJ) (Eşitlik adalet partisi) listelerinden aday olan Ayvalı o zaman 131 oy alarak yüzde 1,31’de kalmıştı, bu sefer belediye seçimlerine daha geniş bir listeyle Venissieux bağımsız yurttaşlar birliği (Union des citoyens indépendants de Vénissieux -UCIV) olarak girmiş ve 422 oyla yüzde 5,14 aldı. Macroncu milletvekili ve aday olan Yves Blein’in Progrès gazetesine verdiği demece göre aslında ilk turda ortak listede birlikte gireceklermiş fakat Ayvalı ayrı bir liste oluşturmayı tercih etmiş. Dolayısıyla ikinci turda birleşmeleri hiç şaşırtıcı olmadı. Zor bir pozisyonda olan macroncu milletvekili bu durumdan çok memnun ve aslında ortaya çıkan tablo, Parti égalité justice (PEJ) (Eşitlik adalet partisi) fikirlerini savunan bir adayın, iddia ettiğinin tersine Türkiye kökenli emekçilerin çıkarlarını savunmaktan ne kadar uzak olduğunu açıkça gösteriyor. 

Gerici emeller üzerinden birlik

İki aday arasında elbette çok farklılıklar var. Yves Blein eskiden Sosyalist partisi üyesi olarak laikliği savunurken Yalçın Ayvalı PEJ üyesi olarak bunu daha ilerde ortadan kaldırmadan önce dondurmak ve zayıflatmak istiyor. Ya da Blein’in üye olduğu Macron’cu LREM partisi daha birkaç ay öncesine kadar seçimlerde sadece bir mezhebi temsil eden listeleri neredeyse yasaklama boyutuna gelmişken, PEJ ise Türkiye’de AKP’nin çıkarlarına uygun olarak Fransa’da lobi çalışması yapmak için bir mezhebi/inanç topluluğunu temsil ettiğini göstermek ve bu amaçla kendi etrafına toplamak istiyor. Kuşkusuz Yalçın Ayvalı’nın yönettiği liste ağırlıklı olarak Müslüman inancından olan insanlardan olmasına rağmen listenin tümü PEJ üyesi değildir. Kendisini “bağımsız” olarak tanıtan bu çeşitlilik, kuşkusuz Ayvalı’ya 2017’de PEJ olarak girdiği seçimlerde aldığı 131 oydan bugün 422’e çıkmasını sağlamıştır. Temsil oranını nispeten biraz daha güçlendiren aday PEJ lehine lobi çalışmasını güçlendirmek için illa da bir konum elde etmeye yönelik iktidar partisi olan ve yıllardır tüm emekçilere bin bir şekilde saldıran, toplumda ırkçılık ve yabancı düşmanlığının maddi temellerini güçlendiren Macron’cu LREM partisinin adayıyla birleşme ve onun için kampanya yürüterek oy çağrısında bulunmaktan geri durmuyor. Birbirine birçok konuda ters gibi duran iki parti gerici emeller ve illa da seçilme amacı etrafında birleşerek aslında gerçek niyetlerinin daha iyi anlaşılmasını sağlamıştır. Fakat iki adayın savunduğu siyasi programda da birçok benzerlikler vardır. 

Daha fazla güvenlik kamerası, daha fazla polis

Ayvalı’nın savunduğu programa bakıldığında adı konulmamış sağcı bir program olduğu açıkça ifade edile bilinir ve tam gaz sağa kayan Macron’cu partinin üyesi Blein’la birçok konuda siyasi olarak anlaşabiliyor. 

Örneğin iki adayda kentin önemli sorunlarından birisi olan şiddet meselesini sadece daha fazla güvenlik ve baskıyla çözülebileceğini öne sürüyor. İkisi de şehirdeki polis sayısının en azından iki katına çıkartılmasını ve kamera izleme sisteminin her yere yerleştirilmesini savunuyor. Fakat özgürlükleri ciddi oranda tehdit etmekle birçok insan hakları örgütü tarafından eleştirilen bu güvenlik sistemlerini birçok sağcı belediye zaten yıllardır hayata geçiriyor fakat buralarda sokaklar daha güvenlikli değil. Onlarca örnek verile bilinir kuşkusuz ama herkesin muhakkak tanıklık ettiği ve son aylarda yaşanan bir örnek herhalde meselenin daha anlaşılır olmasını sağlayabilir. Evden çıkma yasaklarına en fazla uyulmayan ve cezaların kesildiği yerler emekçilerin en fazla yasadığı yerler oldu. Buraların birçoğunda zaten kamera izleme sistemleri bulunuyor fakat bu söz konusu yasağın ve kendi sağlıkları için olmasına rağmen çiğnenmesine engel olmadı. Şiddet meselesinin çözülmesi için önce ekonomik ve sosyal önlemler alınmalı, insanların yaşam koşulları iyileştirilmeli, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına karşı ciddi bir savaş açılmalıdır. Bunlar yapılmadan hiçbir güvenlikçi önlem bu şiddet meselesini maalesef çözemez, hatta tem tersine sorunların daha da ağırlamasına neden olacaktır. Üstelik bu önlemlerin bir de faturası vardır. Blein Belediye polisi (Polis municipale) sayısını 30’dan 60’a çıkarmayı öngörüyor. Belirtmek gerekir ki bu polislerin maaşını devlet değil Belediye ödüyor. Buna bir de güvenlik sisteminin maliyeleri eklendiğinde ciddi bir maddi yük olacağı açık. Bizzat Macron’u parti LREM’in farklı vergi reformlarıyla belediyelerin gelirlerinin düşürüldüğü bir ortamda bu güvenlik sistemleri hiç kuşkusuz daha fazla vergi olarak vatandaşın cüzdanına yansıyacaktır. Üstelik bu tür harcamalara ağırlık veren belediyeler ancak vatandaşa sunulan sosyal ve kültürel hizmetten kesintiler yaparak gerçekleştirebiliyorlar.

Fakat mesele sadece bununla sınırlı değildir. Daha fazla güvenlik eğilimi bir siyasi düşünce olarak sürekli yeni ve özgürlükleri daha fazla kısıtlayan önlemler almayı da gerektiriyor. Bunun böyle olduğunu görmek için Sarkozy’cilerin yönettiği belediye ve bölgelere bakmak yeterlidir, zira Sarkozy 2007’de iktidara geldiğinde bu tür güvenlik yöntemlerini yaygınlaştırma konusunda ciddi adımlar atmış ve bu düşüncenin giderek daha etkili olmasını sağlamıştır. Peki şiddet sorunu çözülmüş müdür? Hayır, işte bundan dolayı sürekli yeni önlemler öneriyorlar. Alın size somut bir örnek. Daha birkaç gün önce, 26 Mayıs’ta Cumhuriyetçiler’in (LR) Alpes-Maritimes Milletvekili Eric Ciotti’nin sunduğu bir yasa tasarısı polis ve askerleri videoya çekmek ve görüntüleri paylaşmaya 15 000 Euro ceza kesmeyi öngörüyor. Onlara göre vatandaş 24 saat kameraya çekilmeli fakat polisin kameraya çekilmesi yasak olmalıdır. Polis şiddetinin o kadar gündemde olduğu şu günlerde polisin sergilediği şiddet ve kimi ırkçı davranışlar telefon kameralarına çekilmesi yasaklanırsa peki nasıl kanıtlana bilir? Sadece 2019 yılında kanıtlanmış polis şiddeti hakkında Ulusal Polis Genel Müfettişliğinin başlattığı dava yüzde 23,7 artmış. Buna birde müfettişliğinin karşı çıktığı, görmek istemediği ya da kameralarla kanıtlanmamış ya da vatandaşın davacı olmadığı şiddetleri eklemek lazım. 

ABD’de George Floyd’un katliamı eğer kameralara çekilmemiş olsaydı hepimiz eminiz ki o da ondan önce sessiz sedasız polis şiddetinden dolayı hayatını kaybeden insanlardan birisi olurdu.  Bu yasa tasarısının tek bir amacı vardır o da polis şiddetini görünmez kılmak ve böylelikle dozunu arttırmaktır. Bu şiddet sadece yabancı kökenli insanlara karşı değil esas olarak ise emekçilere karşı kullanılacaktır. 

Daha fazla polis, her yere güvenlik kamerasını savunan Yalçın Ayvalı, Türkiye kökenli emekçilerin çıkarlarını savunma değil, fiili olarak daha fazla baskı altında olmaları gerektiğini fikrini yaygınlaştırıyor. 

Bir koltuk için her şey feda edilir mi?

Ama Yalçın Ayvalı’nın desteklediği Macroncu Yves Blein’in ‘’Sarkozy’ci’’ olmadığı söylene bilinir. Evet Blein 2017’den bu yana iktidar partisi LREM’in üyesidir ve tamda bundan dolayı iktidarda yapılanların muhasebesinden sorumludur. 

Güvenlik konusunda olduğu gibi birçok konuda da Macroncularla sarkozyciler çok rahat bir şekilde anlaşabiliyorlar. Çok uzağa gitmeden, Venissieux’nin hemen yanında olan Lyon metropolünde aday olan Macron’un eski İç işleri bakanı ve tıpkı Yves Blein gibi Sosyalist partisinden LREM’e geçen Gérard Colomb ikinci tur için kendi adaylığını çekip sağcı Cumhuriyetçiler partisinin (LR) adayı François-Noël Buffet’yi destekleme kararı aldı. Hatırlatmak gerekirse Buffet bir LR’ci senatör olarak en sağcı güvenlikçi fikirleri savunan, laikliği savunma adı altında Müslüman inançlı vatandaşları daha fazlı rencide eden, dışlayan düşünceleri yaygınlaştırmak için en fazla çaba sarf eden kişilerden birisidir. Gerard Colomb’un Lyon’da sergilediği tavır örneğini vermiş olmamızın nedeni, Sosyalist Parti’sinin dibe vurduğu 2017 yılında terk ederek yükselen Macronculuğa sarılan ve bir koltuk sahibi olmak için her şeye hazır olan kişilerin neler yapacağını göstermek içindir. Colomb ile Blein arasındaki benzerlik bu açıdan çok ilginçtir. İkisi de uzun yıllar Sosyalist partisinin üyesi ve François Hollande’un yürüttüğü emek düşmanı politikalardan dolayı batan partiden ilk önce kaçanlar arasındadır. Colomb 2016’dan itibaren Macron’u desteklemiş, Blein ise 2017 Partisinin en sağ kanadını temsil eden eski Başbakan Valls’ı destekledikten sonra SP’yi terk edip Macroncu olmuştur. Daha düne kadar eleştirdiği sağcı aday lehine kendi adaylığını nasıl Colomb çektiyse, Blein’de daha düne kadar desteklediği hükümetin ‘’mezhepçi’’ (communautaire) listeleri mahkûm etmeyi tutumunu ‘’unutmuş’’ PEJ’in fikirlerini savunan Yalçın Ayvalı ile birleşmeyi kabul etmiştir. Bu tür siyasetçilerden belediye meclisine seçilmeleri emekçilerin lehine değildir, hatta tehlikelidir.

Grev hakkına yönelik saldırı?

Venissieux kentine bir “yenilik” ve “dinamizm” katmak isteyen Yalçın Ayvalı ve birleştiği listesinin sunduğu ‘’yenilik’’ aslında tamda budur. 2017’den bu yana Blein, hükümetin Meclis’e getirdiği tüm emek düşmanı yasaları onaylamıştır. Ama Venissieux bağımsız yurttaşlar birliği (Union des citoyens indépendants de Vénissieux -UCIV)’nin yayınladığı vaatler taslağında da emekçilerin haklarına yönelik ciddi sınırlamalar söz konusudur. 

Bir örnek vererek açalım. Yalçın Ayvalı’nın önerdiği ve Blein’de hem fikir olduğu bir diğer vaat ise okullarda “grev esnasında asgari hizmet” sunmaktır. İlginçtir bu öneri de 2008 yılında, Nicolas Sarkozy iktidardayken onaylanan bir yasadır. Sarkozy’nin onaylattığı yasaya göre öğretmenler greve gitme niyetlerini en azından 48 saat önce bildirme ve eğer okulda grev oranı yüzde 25’i geçerse belediye, ebeveynleri çalışan çocuklara bakma işini devralması gerekir. Asgari hizmet denilen budur. Fakat grev emeklilik, hastane, kamu hizmeti vs… gibi tüm toplumu ilgilendiren bir meseleden dolayı yapılıyor ve Belediye personeli de greve gitmeye karar verirse bu söz konusu “asgari hizmet” sunulamaz zira grev hakkı anayasal bir haktır ve kimse de bunu çiğneyemez. Fakat Macron’cular bu hakkı yok etmeyi hayal ediyorlar ve grevleri kırmak için yıllardır elinden gelen her şeyi yapıyorlar. PEJ’li Yalçın Ayvalı’nın önerdiği bu “vaat” de Macron’cular gibi onun da grev hakkını parçalamak istediğinin itirafıdır. Blein’in listesiyle birleşmesi bu anlamda manalıdır. 

Diğer yandan Ayvalı ‘’çocukların daha nitelikli bir öğrenimi için okullarda daha fazla insan kaynağı istiyor’’. Elbette buna karşı çıkılamaz fakat yıllardır okullarda öğretmen istihdamını azaltan ve dolayısıyla da sınıflarda çocuk sayısını arttıran Hollande ve Macron olduğunu ve Yves Blein’de iki Cumhurbaşkanını destekleyen bir milletvekili olduğu bilinmiyor mu? Dolayısıyla Sosyalist partisi ve LREM iktidarında yapılanların sorumluluğunu tüm milletvekilleri gibi Blein’te üstlenmeli ve bundan dolayı hesap vermelidir. Okullardaki kötü durumdan sorumlu olanlardan hesap sorulmadan, tam tersine bu politikaların bir parçası olanlarla birlik yaparak bu tür talepleri savunmak ise ne kadar tutarsız olduklarını gösteriyor. Söylenenlere değil yapılanlara bakmak lazım.  Eminiz ki Venissieux’deki Türkiye kökenli emekçilerde bu oyuna gelmeyerek doğru bir seçenek yaparlar. 

Laisser un commentaire

Votre adresse e-mail ne sera pas publiée. Les champs obligatoires sont indiqués avec *

Copyright © FransadaYasam / La Vie en France | Newsphere by AF themes.
fue doujin hentaiparadize.org son swapping sumalatha sex popcornporn.net x maja com hdreporn doodhwali.net porrn video thirunangai sex pakistanipornx.net choda chodi image bp sex vidio chupatube.info pornstar indian سكس طيز كبيره pornolaw.net قصص اثارة hindosex xshaker.net xvideos indian porn xxc video fareporno.org www xxx video hinde com hariyani sex indianpornxclips.com short film malayalam collage girls xnxx xxxvideohd.net hyd sex open blue film originalhindiporn.mobi indianfucking ass licking video desixxxtube.info www sex vidoas com indian aunty porn goindian.net www saksi ftv hot live matureporntrends.com sexvds ramya krishnan hot xxx-pakistani.com hindi movies sex