Bilimin ilerlemesi – John Desmond Bernal
Bilimin serpilip gelişmesi nasıl teşvik edilebilir? Ve bilimin ulaştığı sonuçlar insanlık yararına en iyi şekilde nasıl kullanılabilir? Bilimin toplumdaki yerine dair bu incelemenin üstlendiği temel görev, yalnızca akademik değil özünde pratik olan bu sorulara yanıt bulmaktı. Bu yanıtları bulmaya yardımcı olduğu ölçüde, bir anlamı olabilir. Doğru okunabilirse, bilimin gelişim öyküsü içinde bu yanıtların ip uçlan görülecektir.
İlk soruyu yanıtlamanın yolu, geçmişte bilimin ilerlemesine yardımcı olan en iyi iç ve dış koşulların neler olduğunu bulmak ve günümüzün ve geleceğin değişen ihtiyaçlarını öngörebilmektir. Birincisine bağlı olan ikinci sorunun yanıtı bu bölümün sonunda verilecektir. Bilimin serpilip gelişmesi için gerekli dış koşulların bazılarına daha önce değinmiştik. Esas olarak bu koşullar, yalnızca, bilime toplumsal bir önem verilen, onun gerek duyduğu maddi ihtiyaçların karşılandığı, ekonomik ve toplumsal alanlardan kaynaklanan sorunların önüne konmasıyla bilimin sürekli yeni çalışmalara teşvik edildiği toplumsal ve ekonomik ilerleme dönemlerinde sağlanmıştır.
Bu sorunlar, -ister denizcilik gibi gerçek olsun, ister astroloji gibi hayali- dönemin egemen sınıflarının çıkarlarını ilgilendiren sorunlardır. Herhangi bir donemde bilimin uygulayıcılarına verilen fırsat ve onur, onların bu çıkarları ne ölçüde temsil ettiklerinin göstergesidir. İlerleme dönemlerinde bunlar en yüksek düzeye ulaşırlar; çünkü о zaman, bilimle uğraşan insanlar belli başlı ekonomik konularla çok yakımdan ilgilidirler veya yönetici sınıfların kendi içinden çıkan ya da yetenekleri nedeniyle onların danışmanlığına getirilen kimselerden oluşur. Bu sayfada söz konusu bilim insanlarımdan çokça söz ettik: Arsimet, Grosseteste, Galileo, Boyle, Davy, Pasteur ve Kelvin bunlardan yalnızca birkaçıdır.
Bununla birlikte, bilimin ilerlemesini güvence altına almak için bu çıkarların bilim insanlarının yapıcı pratik çalışmalarla bağ kurmaya yönlendiren bir doğrultuda olması da gerekir. Örneğin, Pericles ile İskender arasındaki dönem boyunca doğa bilimlerinin görece kısır kalması yetenekli ve üstün zekâ sahibi bireylerin, çökmekte olan köleci küçük-kent toplumunun her şeyin önüne geçen politik sorunları yüzünden üretime olan ilgilerini kestiklerinde ne kadar başarısız olabileceklerinin kanıtıdır. İskender’le birlikte deneysel bilimin canlanması ise, tersine, büyük ölçekli ve gelişmekte olan bir ekonominin pratik ihtiyaçları ile ilgilenilmesinin dolaysız sonucudur.
Tarihte Bilim (1954), cilt 2, Evrensel Basım yayın, sayfa 479-480.