TÜRKİYE 14 MAYIS’TA YENİ VE GÜZEL BİR GÜNE UYANSIN ARTIK !

Ibrahim Balcı

 14 mayısta yeni cumhurbaşkanını ve yeni vekillerini seçmek için Türkiye sandık başına gidiyor.

Yurtdışında yaşayan Türkiye kökenliler olarak bizlerde 27 nisan 9 mayıs tarihleri arasında Türkiye seçimleri için sandık başına gidiyoruz.

Umarızki Türkiye halkları 14  mayısta bu kabustan kurtulup 15 mayıs sabahı güneşli güzel bir güne uyanır.

20 yıldır iktidarda olan AKP iktidarı Türkiye işçilerine ve halklarına çok acılar yaşattı.

Özelikle son on yılında tek adamın hükmettiği bu rejim bir karabasan gibi çöktü ülkenin üstüne.

TEK ADAM REJİMİNİN ACILARDAN BAŞKA VEREBİLECEĞİ HİÇBİRŞEYİ KALMADI !

AKP nin 20 yıllık iktidarı boyunca en az 20 hükümeti istifaya götürebilecek düzeyde nice skandallar yaşandı bu ülkede.

Ne hırsızlıklar, arsızlıklar, ne yolsuzluklar, rüşvetler, yaşandı bu ülkede.

Fakat tek bir bakanın, başkanın, başbakanın, tek bir brokratın kendi iradesi ve vicdanı ile istifası yaşanmadı.

Nice insanların mallarına, mülklerine çökmeler yaşandı, onca çete, mafya, devlet ilişkileri ortalığa saçıldı, ama tek bir yetkilinin istifasını göremedik.

tarikat yurtlarında çocuk tecavüzleri, kadın cinayetleri, maden ve işçi cinayetleri, patlayan bombalar, toplu katliamlar, savaşlar, seller, orman yangınları, açlık, yoksulluk, ekonomik krizler, depremler birbirini kovaladı.

Ama tek bir sorumlunun utanıp istifa ettiğini duymadık.

Fransada ve Avrupadan yaşayan yurttaşlar olarak korku ve gerilim filmi izler gibi memleketi izliyoruz.

Herbir acı ve kötülük birdiğerini izledi. 

Birinin acısı ve şoku bitmeden diğeri başladı.

Hep acı, hep kin, hep nefret ve kötülük. 

Kimine fıtrat dediler, kader planı dediler, eleştirenleri ise teröristlikle suçlayıp dış  güçlere bağladılar.

İktidarda kalabilme uğruna hep ayrıştırma, hep kutuplaştırma, yurttaşları birbirine karşı kışkırtma…

Adalet diyerek geldiler, olanıda bitirdiler.

 Kalkınma dediler, halkı yaratıkları beton rantının enkazında bıraktılar

Yorulduk, üzüldük, öldük… yeter artık, edi bese, ça souffit, yetti gari.

HALKIN KANI’NI BİLE SATTILAR !

Ülkenin bütün kaynaklarını ve zenginliklerini yakın çevresiyle birlikte yağmalayan bu haramiler çetesi memleketin neyi var neyi yok herşeyini sattılar.

Ağanın köyü sattığı Kemal Sunal filmlerinde bile bu kadarını görmemiştik doğrusu.

Deprem felaketinde ilk üç gün devletin esamesi bile yoktu.

Erdoğan, Adıyamanda bu durumu bizzat itiraf etmişti.

Depremzedelerin  yardımına ilk koşan, yaralarını saran  devlet deyil yine halklar oldu.

Bunların yaptığı ise devletin olanaklarını seferber edeceğine gelen yardımları  engellemek ve yardımlara el koymak oldu.

Bu iktidar, bir afet yardım kurumu olan Kızılayı bile kâr amaçlı bir ticari şirkete dönüştürmüş.

Çadır satıyor, halkın kendisine  bağışladığı  eşyaları satıyor, halkın bağışlarını ticari bir ranta dönüştürüyor.

Kanımızı donduran, yok artık bu kadar da olmaz diyebileceğimiz noktaya kadar vardırdılar işi.

Halkın bağışladığı kan’ı bile satmışlar.

Akılların durduğu, dillerin tutulduğu, vicdanların dağlandığı, sözün bittiği bir yerdeyiz artık.

YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR 

Ülkenin birikimini, emeğini, enerjisini tükettiler.

Tükettikçe de tükeniyorlar.

Halkın içine çıkamaz duruma gelmişler.

Halka ve emekçilere söyleyebilecekleri hiçbir inandırıcı sözleri kalmadı.

Devletin devasa olanaklarını kullanarak, askerine, polisine, yargısına, hazinesine yaslanarak zor ve zorbalıkla yönetiyorlar.

Ve korkuyorlar…

korku duvarları yükseldikçe de saldırganlaşıyorlar.

Tıpkı İstanbul belediye seçimlerinde olduğu gibi sandık güvenliği iyi sağlanırsa ve ortalığı karıştıran çeşitli olaylar ve provokasyonlar yaşanmaz ve yaşatılmazsa eğer bu kez tek adam rejiminin sonu görünüyor.