Fransa'da Yaşam

La Vie en France (aylık fransızca ve türkçe gazete)

Fransa’da artan pahalılık, yoksulluk ve Türkiye kökenli göçmenlerin durumu

◾İbrahim Balcı

Fransa’da son ayların en çok konuşulan konusu zamlar ve hayat pahalılığı oldu. 

Son yıllarda elektrik faturalarında artan fiyatlar, bir kaç ay içinde doğal gaza ve akaryakıta peş peşe yapılan yüksek zamlar ve bu zamların diğer temel tüketim mallarına yansıması halkın satın alma gücünde önemli düşüşlere yolaçtı. Dahası da var… 

Pandemi öncesi Fransa‘da % 8-9 larda seyreden işsizlik oranı, pandemi ile birlikte % 13’ lere kadar çıkmıştır. 

Gelinen aşamada çalışma hayatı büyük oranda normale dönmesine rağmen işsizlik oranı % 12-13 lerden (4 milyon) aşağı çekilemiyor. Öte yandan Fransa‘da 950 Euro aylık gelirle geçinenler yoksulluk kategorisinde sayılıyor. 

Pandemi öncesi Fransa’da 950 euro ve daha altı rakamla geçinen yoksulların sayısı 8 buçuk milyon iken bu rakam gelinen aşamada 10 milyonu bulmuş durumda. 65 milyon nüfuslu Fransanın 10 milyon yoksulu var. Korkunç bir rakam bu. Özetle, Dünyanın en zengin 7 ülkesinden biri olan Fransanın 4 milyon işsizi, 10 milyon yoksulu, sokaklarda yatmak zorunda kalan barınağa muhtaç onbinlerce insanı var. Yetmiyor, son yapılan katmerli zamlar ve artan pahalılık halkın çok daha geniş kesimini yoksulluk sınırlarına yaklaştıracak gibi görünüyor. 

TÜRKİYE KÖKENLİ GÖÇMENLER ZİNCİRİN EN ZAYIF HALKALARI DURUMUNDA! 

Artan pahalılık, işsizlik, yoksulluk ve sosyal güvensizlik en çok da göçmenleri, dolayısıyla Türkiye kökenlileri vurmakta. Bir kaç yıl önce Türkiye kökenli göçmenlerin durumu İNSEE (devlet istatistik kurumu) raporlarına şu şekilde yansımıştı. Fransa’da yaşayan göçmen toplulukları içinde en içe kapalı, en az fransızca öğrenen, dolayısıyla yaşadığı ülkeye en az uyum sağlayan kesimin Türkiye’liler olduğu tespit edilmiş. Araştırmaya göre Türkiye kökenlilerin %62’si inşaatlarda, fabrikalarda işçi olarak çalışıyor. %15’i ticaretle uğraşıyor, %3’ü ise yüksek öğretim diplomalı beyaz yakalılardan oluşuyor. Aynı rapora göre Fransa’da yaşayan 600 bin Türkiye kökenli göçmenin % 26’ sı işsiz. Yani, genel işsizlik rakamının iki katı. Üstelik bu rakam birkaç yıl önce böyleydi. Pandemi ve ekonomik krizle birlikte muhtemelen bu rakam günümüzde daha da yüksektir. Birinci kuşak göçmenler ve 30‘lu 40’lı yaşlarında Fransaya gelip çalışmış olanların büyük çoğunluğu tam emeklilik periyodunu tamamlayamadıkları için düşük bir emekli maaşı alıyorlar. Türkiyeli kökenli göçmen çocuklarının eğitim süreci de çok sancılı geçmekte. Büyük çoğunluğu zorunlu eğitim yaşından sonra eğitim hayatından kopuyorlar. Bir kısmı da kısa bir meslek lisesi dönemi ile birlikte çıraklık ve işçilik sürecine giriyorlar. Yüksek eğitim yapanların oranı yüzde üçleri geçmiyor maalesef. Tüm bu veriler ve rakamsal oranlar gösteriyor ki Fransa‘da artan pahalılık, işsizlik ve yoksulluk en çok da toplumun en zayıf halkası olan göçmen emekçileri ve dolayısıyla Türkiye kökenlileri vuruyor. Ve yine bu veriler üzerinden düşünürsek, Fransa’nın 10 milyon yoksulu içerisinde Türkiyeli göçmenlerin yüksek bir orana sahip olduklarını tahmin etmek çok zor değil. Ticaretle uğraşan yada şirket veya çeşitli işletme işleten dolaysıyla ekonomik durumu iyi olan bir Türkiye‘li kesim var elbette. Fakat bu kesim tahminen toplam Türkiye kökenli nüfusun %12’si gibi bir rakamı oluşturuyor. Dolayısıyla, Türkiye kökenlilerin büyük çoğunluğu İşçi, geriye kalanlarıda işsizlik maaşları ve düşük emekli maaşlarıyla, bir kısmı da sosyal yardımlarla geçiniyorlar. 

Bu durum onların ekonomik kriz ve pahalılık karşısında zincirin en zayıf halkaları olduklarını gösteriyor. 

KAPİTALİST KRİZİN BEDELİ EMEKÇİLERE ÖDETİLİYOR ! 

Okuyanlar hatırlayacaktır… Bir yıl önceki gazetemiz sayfalarında, pandemi ile birlikte kapitalizmin krizinin giderek derinleşeceğine dikkat çeken haber ve yorumlar yayınlamıştık. Şunu hemen belirtelim… Tüm bu yaşanan pahalılık, işsizlik ve yoksulluğu kapitalizmin doyumsuz kâr güdüsünden, dengesiz işleyiş yasalarından ve son 30 yılın neoliberal kapitalist politikalarından bağımsız düşünemeyiz. Büyük acıların ve yıkımların ardından ikinci dünya savaşından sonra Avrupa‘da nispi bir demokratik refah düzeni kurulmuştu. Orasından burasından budanıp terbiye edilen vahşi kapitalizm nispeten kamucu, sosyal adaletçi bir çerçeveye hapsedilmişti. Ve elbette bütün bu kazanımlar işçi ve emekçilerin en örgütlü ve mücadeleci dönemleri ve duruşları sayesinde yaşanmıştı. 

Ve bir de kapitalist batının, tekelci sermayenin o dönemin koşullarda Sosyalizm ve Sovyetler Birliği korkusundan kaynaklı işçi sınıfına verilen tavizleriydi. Avrupanın ve Fransanın emekçileri, yağmacı, sömürücü kapitalist sistemden tam olarak kurtulamamışlardı ama en azından kazanımlarıyla onun vahşi yanını bir nebze törpülemişlerdi. Bu durum özellikle Fransa‘da 1980‘li yıllara kadar belli bir denge içerisinde sürdürülmüştü. Sonraki yıllarda sermaye düzeni adım adım bu hapsedildiği çerçeveyi parçalayıp vahşi yanıyla yeniden sahneye çıkmaya başladı. Sermaye sınıfının hizmetçisi olan iktidarlar tarafından uygulanan neo liberal politikalar ard arda devreye sokuldu. Emeklilik hakları, çalışma hayatı yasaları, barınma, sağlık, eğitim ve daha bir yığın sosyal haklar adım adım yok edilip tüm kamu kurumları özelleştirilip sermaye tekellerine peşkeş çekildi. Her şey sermayenin daha fazla kâr yapmasına göre yeniden düzenlendi. Büyük oranda kamuda örgütlü olan işçiler, emekçiler özelleştirmeler sonucu işlerini, örgütlü yapılarını ve mücadele mevzilerini kaybettiler. İşçi sınıfının ve emekçilerin mücadele mevzileri ve direnci düştükçe sermayenin saldırıları arttı. Gelinen aşamada kapitalizmin en vahşi ve saldırgan haliyle karşı karşıyayız. Kapitalizmin krizinin bedeli herzaman ve her ülkede olduğu gibi Fransa‘da da emekçi halka ödettiliyor. 

Emekçiler yoksullaştıkça tekelci kapitalist şirketlerin kâr oranları yükselmeye devam ediyor. Emekçiler ise vahşi kapitalizm karşısında  sosyal güvenlikten yoksun en örgütsüz halleriyle en savunmasız ve korumasız dönemlerini yaşıyorlar. Bu durum zaman zaman emekçilerde toplumsal öfke patlamalarına ve kendiliğinden protestocu kitlesel isyanlara dönüşmüyor değil elbette. Ve nitekim Fransa‘da böylesi örnekleri çokça yaşadık. Öyle görünüyor ki önümüzdeki aylar ve yıllarda çok daha büyük kitlesel öfke patlamalarını göreceğiz.

Laisser un commentaire

Votre adresse e-mail ne sera pas publiée. Les champs obligatoires sont indiqués avec *

Copyright © FransadaYasam / La Vie en France | Newsphere by AF themes.
fue doujin hentaiparadize.org son swapping sumalatha sex popcornporn.net x maja com hdreporn doodhwali.net porrn video thirunangai sex pakistanipornx.net choda chodi image bp sex vidio chupatube.info pornstar indian سكس طيز كبيره pornolaw.net قصص اثارة hindosex xshaker.net xvideos indian porn xxc video fareporno.org www xxx video hinde com hariyani sex indianpornxclips.com short film malayalam collage girls xnxx xxxvideohd.net hyd sex open blue film originalhindiporn.mobi indianfucking ass licking video desixxxtube.info www sex vidoas com indian aunty porn goindian.net www saksi ftv hot live matureporntrends.com sexvds ramya krishnan hot xxx-pakistani.com hindi movies sex