FRANSA İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNDE İLERİ DEĞİL!
• Kıvanç Demir
Amnesty İnternational France’ın (Fransa Uluslararası Af Örgütü) 12 Kasım günü kamuoyuna yapmış olduğu açıklamada, Fransa’nın ifade özgürlüğü bakımından iddia ettiği gibi ileri ülke konumunda olmadığına vurgu yaptı. Açıklamada, Öğretmen Samuel Paty’nin ifade özgürlüğü dersi sırasında müslümanların dini lideri olan Muhammed’in karikatürünün gösterilmesi ve daha sonrasında katledilmesinin ülke genelinde şok etkisi yarattığı ve bu görseli kullanma hakkına sahip olunması konusunda zorlu bir tartışma süreci başladığı belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümeti ifade özgürlüğüne destek vermiş gibi görünsede, Fransa’da yaşayan müslümanların ifade özgürlüğüne ise karşı politik saldırılar düzenleniyor
Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve hükümeti Paty’nin katledilmesine karşı, ifade özgürlüğünün yanında oldukları ifade etmişti. Bununla birlikte Fransa’da yaşayan müslüman inanca sahip insanlara hükümet tarafından bir karalama kampanyası başlatıldığı belirtilerek, asıl olarak ifade özgürlüğüne karşı saldırı başlattıkları vurgulandı.Örnek olarak, Kasım’ın ilk haftasında Samuel Paty’nin karikatürü göstermesini eleştirme ve “ terörü savunma “ iddiasıyla 10 yaşındaki 4 çocuğun polis tarafından saatlerce sorgulanmasına dikkat çekildi.
2019 yılında barışçıl bir gösteri sırasında Macron benzeri bir konu mankenini yakmaktan iki kişi “ aşağılayıcılık “ adına suçlu bulundu. Parlamento ise güvenlik güçlerinin sosyal medyada görüntülerinin yayılmasını suç sayan bir tasarıyı incelemeyi gündemine aldığı belirtildi. Bütün bunların, Fransız makamlarınca Muhammed’in karikatürlerde gösterilme hakkının güçlü savunmasıyla bağdaştırmanın zor göründüğüne vurgu yapıldı.
İfade özgürlüğü herkes için olduğu kadar, herkesin görüntü yayınlamada ise korkmaması gerekiyor
Af örgütü açıklamasında, ifade özgürlüğü rahatsız edici, incitici ve sarsıcı olabilecek görüşleri de ilgilendirmekte ve bu nedenle Muhammed’in üzerine yapılan görsellerin de korunmakta olduğuna dikkat çekerek, bu tür görüntüleri çoğaltmak veya yayınlamak için ise hiç kimsenin şiddet ve sözlü tacizden korkmaması gerektiğini belirtti. Bunun yanında, karikatürlerin yayınlanmasına katılmayan kişilerde endişelerini ifade etme hakkına sahip olduğu vurgulandı. İfade özgürlüğü, dinleri klişeleşmiş ve aşağılayıcı olarak algılanabilecek bir şekilde gösterilme seçimini eleştirme olasılığını koruduğu ve karikatürlere karşı insanı bir dille karşı çıkmanın, bir kişiyi “ ayrılıkçı “, “ fanatik “ yada “ islamcı “ yapmayacağına da dikkat çekildi.
Dini inançlara hakaret olarak algılanabilecek görüş veya görüşleri ifade etme hakkı rahatlıkla savunulurken, Fransa’da yaşayan müslümanlar için ifade ve din özgürlüğü genellikle evrensel cumhuriyetçilik adı altında göz ardı edildiği öne çıkan açıklamalar arasındaydı.
Fransa hükümetinin farklı alanlarda ifade özgürlüğünü yok sayıyor!
Fransa hükümetinin farklı alanlarda ifade özgürlüğüne yönelik hak gaspı uygulamada, kasvetli rekoru elinde tuttuğu belirtiliyor. Her yıl barışçıl eylemlere katılan muhalefeti susturmak adına, güvenlik güçleri ve yargı makamları binlerce kişiyi mağdur edip, ceza yağmuruna mahkum etmişti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Fransa’da 11 aktivistin İsrail mallarını boykot etme kampanyaları nedeniyle mahkum edilmelerinin ifade özgürlüğünü ihlal edildiğine yönelik kararı Haziran 2020’de verdiği öne çıkanlar arasındaydı.
Katliamlar OHAL’e, OHAL’ler de adalet ve eşitsizliği tetikliyor!
Samuel Paty’nin katledilmesi, Fransız makamlarının 2015 yılındaki Paris saldırılarının ardından yerleşen OHAL’in, yeniden hayata geçmesini tetiklediği, o tarihten itibaren parlamentonun istisnai tedbirler ve olağanüstü hal kapmasında müslümanları hedef alan binlerce taciz edici keyfi ev aramaları ve ev hapislerine neden olduğu belirtiliyor.
Radikalleşme adı altında kullanılan OHAL sürecinin genelde müslüman inanca sahip sıradan insanlara uygunlandığına değinildi.
İçişleri bakanı Gerard Darmanin kanıt veya gerekçe olmadan suçlamalarda bulunuyor
İçişleri bakanı Gerard Darmanin’in, Fransa’da müslümalara karşı ayrımcılıkla mücadele örgütü olan, Fransa’da İslamafobiye Karşı Kolektif ( CCIF )’i feshetme niyetini açıkladığı vurgulanırken, suçlamaları destekleyecek herhangi bir kanıt sunmadan bu derneğin “ Cumhuriyet düşmanı “ ve “ İslamcılık kurumu “ olarak nitelendirildiği belirtildi.
Bu yaşanan olaylardan sonra işçileri bakanı Gerard Darmanin’in açıklamasının ardından 231 göçmenin “ radikalllikle “ suçlanarak ve ulusal güvenliği tehdit ettiği iddiasıyla sınır dışı edileceği söylemesinin ardından sonrası Cezayir, Fas, Rusya ve Tunus kökenli 16 kişi kendi ülkelerine sınır dışı edilse de, Uluslararası Af Örgütü bu kişilere ulusal güvenliği tehdit iddiaları adı altında işkence yapıldığını bildirdiğini açıkladı.
Kurumsallaşmış ırkçılığa karşı mücadele etmek bir ifade özgürlüğü hakkıdır
Af Örgütü, Fransa milli eğitim bakanlığı çok kültürlülüğü ve ırkı eleştirme teorisine karşı kültürel bir savaş başlattığı söyleyerek, « Hükümete göre kurumsallaşmış ırkçılığa karşı mücadelenin “ ABD temelli “ fikirlere dayanarak “ ayrılıkçı ve aşırılık “ için Fransa’da zemin oluşturdu » dedi.
Bununla birlikte, Fransa’da müslümanların ve diğer azınlıkların ırkçılığa maruz kaldıklarına işaret etmenin aşırılık anlamına gelmediğini ve bu gerçekliği teyit etmeninde, ifade özgürlüğü tarafından korunan bir hak olduğunu vurgulandı.
