Fransa'da Yaşam

La Vie en France (aylık fransızca ve türkçe gazete)

Fransa, Avrupa Birliği ülkeleri içinde iş kazalarında birinci sırada

(Çeviren: Eren Can)

İş Kazaları dosyalarının kaderi: Patron dokunulmazlığı!

Fransa’nın Avrupa Birliği ülkeleri içinde iş kazalarında birinci sırada olması ve iş cinayetlerinde yakınlarını yitirenlerin bir kollektif oluşturarak harekete geçmesi nihayet Fransız politik gündeminde tartışılmaya başladı. 4 Mart’ta Çalışma Bakanlığına yapılacak yürüyüş öncesinde, Çalışma Bakanlığında örgülü teftiş kurullarında çalışan emekçilerin sendikası SNTEFP-CGT (Travail, Emploi, Formation Professionnelle) bir bildiri yayınlayarak, halı altına süpürülen gerçekleri gün ışığına çıkardı. Fransa’da Yaşam okuyucuları için bildiriyi türkçe olarak yayınlıyoruz.

İş kazalarına hukuki müdahale: Adli bir enkaz! ve Seine-Saint-Denis örneği

Olimpiyat Oyunlarının ve Grand Paris projesinin çalışma alanlarının da yardımıyla, iş kazaları sorunu bir kez daha politik bir konu haline geliyor. Zamanı gelmişti, çünkü Fransa 2019 yılı için Avrupa’daki en yüksek ölümlü kaza oranının üzücü rekorunu hala elinde tutuyor. Meslek hastalıkları ve işe gidip gelme kazalarının kurbanları bir yana, her gün iki işçi işyerinde ölüyor. Sayıştay, Aralık 2022’de yayınladığı bir raporda « Genel olarak çalışma koşullarında iyileşme olmadığını » ve hatta « 2005’ten 2013’e kaydedilen iyileşmenin ardından bazı risklerin 2005 seviyelerine geri döndüğünü » belirtiyor.

İşyerlerindeki kaza riskini hesaplamak ve önlem almak görevi gören tüm kurumlar -CHSCT, CARSAT, iş müfettişliği, işyeri hekimliği- son yıllarda sistematik bir şekilde tasfiye edilirken, bu olanlara nasıl şaşırabiliriz? Üstüne de, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili düzenlemelerin ihlali durumunda yargısal gücünün hiç bir caydırıcı etkisinin olmadığı bir durumda.

İş teftiş raporlarının, bir suç duyurusu konusu olmadığı gibi, Çalışma Genel Müdürlüğü tarafından da gerçek anlamda bir takibi yapılmıyor. Bu duruma duyarsız kalmayan Seine-Saint-Denis’deki bazı meslektaşlarımızın kendileri inisiyatif alarak, iş güvenliğinin yeterli derecede sağlanmaması nedeniyle ceza davası açılmasını sağlaması, örnek bir tutumdu. Ancak sonuç, içler acısı. Maalesef bu durumun daha genel bir eğilimi yansıttığına inanıyoruz.

2014-2020 yılları arasında düzenlenen ve sonuçlanan,150 rapordan sadece 43’ü ceza mahkemesinde dava konusu oldu veya olacak. Diğer yedi rapor ise, ya ceza mahkemelerinin direk konusu ya da suçun ön kabulüne yönelikti. Bunlar sadece dosyaların üçte birine denk geliyor.

Bir diğer üçte birlik kısmı ise başka bir işleme gerek kalmadan bir sınıflandırmanın hali hazırda konusu olmuştur. Örneğin, Cumhuriyet Savcılığı, iskelenin normlara uygun olarak kurulmadığı durumlarda, yüksekten düşme riskinden işçileri korumak amacıyla düzenlenen « geçici olarak iş durdurma » kararının, işveren tarafından uygulanmadığı gerçeğini « yeterince ciddi olmadığını » şeklinde değerlendirmesi. Yeterince ciddi olabilmesi ve işverene olası bir yaptırım uygulayabilmek için ise bu şirketin çalışanlarından birinin düşmesini bekleyeceğiz. Üstelik de, her yıl Çalışma Bakanlığı, yüksekten düşme risklerini, iş teftiş kurulu için ulusal eylem planının bir öncelik ekseni olarak görüyor.

Belli ki adaletin bundan haberi yok!

Son üçte birlik kısım ise, genellikle şikayet konusu çoktan 4 yılı geçmiş ancak « hala devam etmekte » olarak polis tarafından etiketlenmiş ve olası ki, zaman aşımı bölümünün tozlu raflarına yolculukları devam eden dosyalar. Bu dosyalar, mesela, bir inşaat makinesi sürücüsünün eğitim eksikliğinden kaynaklanan bir kaza için 2014 yılında kaydedilen bir rapor olabilir veya 2016 yılında birden fazla kırık nedeniyle mağdur olan bir çalışanla ilgili, iş kazasının ardından düzenlenen « bir iş makinesinin uygun olmayan bir şekilde kullanıldığını » gösteren bir tutanak da olabilir.

Öyle ki, işçilerin sağlık ve güvenliğini ilgilendiren bir suçtan para cezası alan 93 şirketten yaklaşık üçte ikisi herhangi bir hukuki sonuca maruz kalmıyor. Ve burada iş hukukunun en çok kovuşturulan kısmından bahsediyoruz, tüm iş teftiş raporlarını dikkate alırsak sonuç daha da kötü olur.

Dava mahkemelerde görüldüğünde, kaza raporunun iş müfettişliği tarafından Cumhuriyet savcısına iletilmesi ile olası bir duruşma tarihi arasında ortalama 4 yıl geçmektedir.

Olaylardan 4 yıl sonra ortaya çıkan mahkumiyetin caydırıcı etkisi ne olabilir?

Peki ya, bu 4 yıllık bekleyişte iş kazası mağdurları ve ailelerinin durumu?

Mağdurlar, olası yasal sonuçlar hakkında herhangi bir bilgi olmaksızın birkaç yıl boyunca yaralarıyla baş başa kalıyorlar. Şans eseri duruşma günü nihayet geldiğinde ise, mahkemeye giden ve kazasının koşullarına geri dönmesi gereken mağdur, davanın birkaç ay, hatta bir yıl sonraya ertelendiğini görüyor. Artık bu noktada, bir yıl daha bekleyebiliriz…

Ve itiraz mahkemelerindeki duruşmaların sonucu da, caydırıcı bir yaptırımla eş anlamlı değildir, olması gerektiğinden çok çok daha uzaktır. Mesela; 

  • Asbest eğitimi olmamış bir işçiyi, ilgili alanda istihdam etmek? Tüzel kişi için 2400 Euro, gerçek kişi için 4000 Euro para cezası! 
  • Güvenlik kurallarına uymayan bir makinenin sağlanmasından kaynaklanan iş kazası? 500 Euro para cezası!
  • Bir şantiyede düşme riskine karşı tekrarlanan koruma eksikliği? 1200 Euro para cezası! 

RER E demiryolları tesisinde, stajyer bir mühendisin ölümünden sorumlu olan büyük bir şirkete uygulanan 200.000 Euro gibi daha çarpıcı para cezalarını da görebiliyoruz, ancak bu genel eğilimi gizlemenin bir yolu olarak karşımıza çıkıyor. Nadiren verilen hapis cezaları ise sistematik olarak erteleniyor.

Daha da endişe verici olan ise, ölümlü iş kazalarına ilişkin, savcılığın kaza kusurunu işveren ve şirket yöneticilerinde bulmasına rağmen beraat kararları verilebilmesi ve itiraz mahkemelerine konu olması.

Yargının durumu bu! neden böyle? 

Tüm kamu hizmetlerinde olduğu gibi, adalet hizmeti de kemer sıkma politikalarının sonucu olarak işlevsizleşiyor ve yargı gerekli olan tüm prosedürleri takip etme araçlarından yoksun bırakılıyor.

Ancak, işverenlerin yargılanamaz bir pozisyonda olduğu kabulu ve kapalı kapılar ardında işlenen iş kanunu ihlallerinin kamu düzenini bozmadığı şeklindeki siyasi anlayış, bu bütçe eksikliğini daha da kötüleştiriyor. Ağır bir iş kazasının ardından hazırlanan davalar zaman aşımına euğrayıncaya kadar rafa kaldırılmış veya yok sayılırken, aynı zaman diliminde ruhsatsız taksicilerin veya kaçak sigara satıcılarının insanlara zarar vermediği durumlarda bile dosya takibi yapılarak duruşmaları sonuçlandırılabiliyor.

Çalışma Bakanlığı’nda örgütlü birinci sendika olarak, SNTEFP CGT olarak şunları talep ediyoruz:

  • -İş teftiş ve önleme kuruluşlarına, işçilerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi için gerekli personel ve kaynağın sağlanması.
  • -İş sağlığı ve güvenliği açısından işveren ihmaline karşı gerçek bir suç politikası oluşturulması,
  • -Yagılamayı yapacak olan kurumlara daha fazla kaynak sağlanması

Ayrıca, 4 Mart Cumartesi günü Paris’te iş kazası kurbanları anısına düzenlenen beyaz yürüyüşe de katılım çağrısında bulunuyoruz. 

(Çeviren: Eren Can)

Laisser un commentaire

Votre adresse e-mail ne sera pas publiée. Les champs obligatoires sont indiqués avec *

Copyright © FransadaYasam / La Vie en France | Newsphere by AF themes.
fue doujin hentaiparadize.org son swapping sumalatha sex popcornporn.net x maja com hdreporn doodhwali.net porrn video thirunangai sex pakistanipornx.net choda chodi image bp sex vidio chupatube.info pornstar indian سكس طيز كبيره pornolaw.net قصص اثارة hindosex xshaker.net xvideos indian porn xxc video fareporno.org www xxx video hinde com hariyani sex indianpornxclips.com short film malayalam collage girls xnxx xxxvideohd.net hyd sex open blue film originalhindiporn.mobi indianfucking ass licking video desixxxtube.info www sex vidoas com indian aunty porn goindian.net www saksi ftv hot live matureporntrends.com sexvds ramya krishnan hot xxx-pakistani.com hindi movies sex